İndim Sema’dan.

Pudramı gökyüzünde bırakmıştım.

Hapsedildiğim bedenin içine, iyice sindim.

Dilek yıldızının umudunu alıp, bir kuşun kanadında geldim denizin kıyısına.

Zamanı geldiğinde orda bulunmak adına, erken gelmiştim.

Oysa “Erken”de bir zamansız-lık belirteci idi.

Bekledim.

Bekledim.

Bekledim.

Umudun birazını kullanıp, kalanını emanet kutusuna geri koydum ve biraz daha dünyada kalmak istedim.

Dünyaya inerken çıkardığım ay taşlarını, gözlerimin içine yeniden yerleştirdim.

Ay taşı dediğin şey, 2 SIR’lı 1 AYNA idi.

Bekledim,

Zaman gelsin, yalnızlığını alsın sırtına, gelsin dedim.

Gözledim,

Yalnız, bana yöneleceği anı gözledim.

Sardım Feraceme SIR’rımı, dünyada, beklemeye daldım.

Güneşe hasret kaldım …

 

Ay Kadını’11 – İnhisaf-ı Lâl Zamanı