Kötü istatistikler iyi dilekler

Etiketler

, ,

Şiddetin Etkileri

Bir kesim sanıyor ki, kadınlar öne çıkartılmaya çalışılıyor, yok yere yaygara kopartılıyor, pozitif ayrımcılık isteniyor.

Yanlış anladıklarını düşünmek istiyorum, çünkü bile bile kendini bir insandan cinsiyet, ırk, soy-sop safsatası ile üstün görmeyi, insan tanımına sığdıramıyorum.

Ne bir erkek bir kadından,  ne bir yetişkin bir çocuktan, ne bir heteroseksüel diğer tercihleri olan bireylerden, ne bir din diğerinden, ne de bir ırk bir başkasından üstündür. Zihinsel seviyemiz bu çıtaya gelene kadar, insani evrimimizi tamamlamamış sayılırız.

Bir konunun iyi anlaşılması için, çizgi çekmek gerekiyor; bu konular zikredildiğinde ‘pozitif ayrımcılık’ istenilmiyor. Çünkü içinde ayrımcılık geçen herbir hareket kendi mağdurlarını yaratır, birileri yine bir sebepten haksızlığa uğrar.

Bu sene, bu çerçevede en çok neleri konuştuk? Gelin bir kez daha düşünelim,

çocuk gelinleri

                            istismara uğrayan çocukları

                                  tecavüzleri

                                        insana şiddeti

                                              cinayetleri  

Başlıklara baktığınızda göreceksiniz, bunun kadını erkeği yok. Şiddetin, istismarın, ayrımcılığın, ötelemenin cinsiyeti-ırkı-dini-dili yok

Ama içinde bulunduğumuz coğrafyada, birilerine hak olan diğerine müstehak olduğu için, bazı şeylerin daha yüksek sesle söylenmesi gerekiyor, anlaşılabilmesi için.

Mesela çocuk gelinlerin

            Mesela kadına şiddetin

                        Mesela tecavüzün hak olmayacağının

Hangi görüş, ne derse desin, 10 yaşında bir beden, bir can taşıyamaz…

Bir kadına mini etek giydi diye, hatta çıplak dahi olsa tecavüz etmek hak sayılamaz, bunun indirimi de olmaz! Bu, olsa olsa, tecavüzcünün otokontrol yoksunu, hastalıklı bir zihne sahip olduğunu gösterir. Hayvanları, cansız nesneleri ve çocukları konuya dahil etmiyorum bile.

Sırf kuvvetiniz daha fazla, toplumda daha çok kabul görüyorsunuz diye, bir canlıya şiddette bulunamazsınız; kadına-erkeğe, çocuğa ya da bir hayvana.

Gelin bir bakalım 2016 istatistiktlerine, unutmayın bunlar sadece istatistik, yani kayıt altına resmi bir şekilde alınabilenler, ya diğerleri?

resim1.jpg

resim2.jpg

resim3.jpg

Söylenecek ne var ki bu sayılar karşısında, bir hayat ardında sadece bir sayı olarak kalıyor…

Bu konuda, en güzel dileklerle bitirmek istiyorum bu iç karartıcı yazıyı.

Sabahattin Ali’nin, 1932 yılında verdiği bir konferansta, kadın için söyledikleriyle ve de 86 yıl sonra halen söylediği seviyeye gelememiş olmanın hüznü ile…

Büyük şehirlerimizde olsun, küçük şehirlerimizde olsun; münevver kadınlarımız olsun, okuması yazması olmayan kadınlarımız olsun, çok, insanı yeise düşürecek kadar çok ihmal edilmiştir. Bunda kadınlarımızın hiçbir kabahati yoktur. Hatta bunlar haricinde kalan ve çok müteşekkir olunur ki miktarı pek de az olmayan bir hakiki münevver kadın sınıfımız vardır ki bu sınıf, teşekkülünü yalnız kendisine borçludur. Bu sınıf memleketteki bütün manialara, bütün alakasızlığa rağmen kendisini erkeklerden daha aşağı olmayan bir dereceye yükseltmiştir, fakat bu kafi değildir. Bu hiçtir, memleketin bütün kadınlarına medeni hayatta layık olduğu rolün verilmesi zamanı gelmiştir. Artık okuyan kızlarımızın boş fakat bilgiç ve manasız bozuk bir kukla olmaktan, alelumum kızlarımızın satılık bir mal , bir vitrin eşyası haline gelmekten kurtulması lazımdır. Artık köylü kadınlarımızı kara öküzün bir yardımcısı, bir yarım hayvan olmaktan kurtarmalıyız, bunun için de harici tedbirlerden ziyade içten gelen arzular lazımdır.

sabahattinali_0.jpgKadınlarımız bunu bütün kuvvetleriyle istemeli, bunun için bütün kuvvetleriyle uğraşmalılar. Hiç kimse hiç kimseyi yükseltemez, herkes kendi kendisini yükseltmek mecburiyetindedir. Madem ki erkeğin kadından fazla bir şeysi yoktur, madem ki kadının zaaflarını erkek, erkeğin zaaflarını kadın ikmal etmekte ve bu iki cins hayat yolunu yürüyebilmek için birbirine muhtaç bulunmaktadır, şu halde birinin diğerini yoldan alıkoymaması için aynı kuvvetlere malik bulunmaları icap eder ve her şeyden evvel izalesi icap eden zihniyet şudur:

Kadın bir erkeğe varmaz, kadın bir erkeğe verilmez ve bir erkek bir kızı almaz, (almak-vermek) bu tabirler kadını kıymetten düşüren, ona en hakir mahiyeti veren şeylerdir ve her şeyden evvel bu zihniyeti kadınlarımız kafalarından çıkarmalıdır; bilmelidirler ki iki cins birbiriyle hayatlarını birleştirirken yuvaya getirdikleri aynı kıymette şeylerdir ve koca mal sahibi değil, ortak, hayat ortağı demektir. Bu hukuk müsavatı kadınlarımızın şuurunda yer ettikten sonra onların kuvvetli ve hakiki bir insan olmak için dimağı ve fikri sahada da yükselmek isteyecekleri de tabiidir. 

Memleketimizin kadın ve erkeklerini, biri diğerini sürükleyen ve taşıyan değil, el ele ve aynı tempoda yürüyen iki mahluk olarak göreceğimiz günün uzak olmamasını dilerim.”

İstatistikler Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu sitesinden alınmıştır.