Etiketler

, , ,

Önce susturulduk

Sonra inandırıldık

Sonunda anladık ki kandırıldık

Bu sefer derinden bir şekilde kendiliğimizden sustuk!

Önce susturdular, tüm güç ellerinde olan erk, korkutarak susturdu, kendisiyle mecbur olmasa aynı havayı solumayacak kadını. Ayıp dedi, günah dedi, olmaz kıskanırım dedi; güvenmiyorum kendime demek yerine…

Kadın eline bakmayı bırakınca otoritesi kalmayacaktı, çünkü taa atalarından bilirdi “insan sevdiğinden korkardı lakin korktuğunu sevmezdi”.

Uzun y(o/ı)llar sonunda güce ulaştı kadın, altın bileziğini takınca koluna dengelerin değişeceğini söylediler, inandırdılar. Bu sefer de kaldıramadılar, kızının iyi yerlere gelmesinin hayalini kuran babalar, eşlerinin çalışmasına karşı çıktılar. Otorite elden gidiyordu, günah dediler, yanlış dediler, ileri gittiler ahlaksızlık dediler… Düşünmeyip dine vurdurdular, annelik duygusunu kullandılar…

Yetmedi konuşmacılar çıktı aralarından utanmadan “Kadınlar çalıştığı için erkek fıtri (yaradılış) rolünü kaybedip vahşi cinayetlere sürükleniyor” dedi. O, inançlı kesimdendi (!) diye kimileri laf söyletmedi; peki inancının bakış açısı, peygamberinin eşinin ticaret yaptığını görmeyecek kadar kör birinin ardından gidenlere ne demeli, bilemedim! Korkuya kapılmanın inanılmaz aczi yendi insanlıklarını, insanlıktan çıktılar.

Çığlıklar koptu artlarında, sessiz sedasız derinden…

Görmeyip, duymayıp, bilmeyince; yenler kırılan kolların içinde kalınca çözülür sandı kimileri…

Sorarım “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan” değil miydi?

Burada hukuk var, konuşun dinleyeceğiz, yardım edeceğiz dediler. Kandırdılar. Farkında ol-may-arak daha kötü bir sona sürüklediler yardım isteyenleri.

486628_539695686053860_1277036616_n

Annelerin, çocukları önünde sokakta katledilmesine GÖZ YUMDULAR!

Karısını döven adamın elinden alınan kadını, şiddetten kurtarmaya çalışan kişilere dava açtılar. SUSTURDULAR!

Olmadı, fiske bile vurmadım diyip kendini aklayanlar, yazık ki ispat bile edilemeyen psikolojik şiddete maruz bıraktılar karşılarındakini; isyan edenlere ise hep aynı şey söylendi “beterin beteri var haline şükret”.  Acıya şükreden bu coğrafyada zihin hep yenik düştü inandırıldıklarına… Kabul etmekten hep kaçtılar ama bunları yaşatanları aynı şeyleri yaşayanlar yetiştirdi!

Eğitimle olur her şey dedik, o da olmadı, “tahsilin cehaleti alıp, eşşekliğin baki kalması” durumu burada da çıktı karşımıza; yani eğitimle düzelmiyor ne yazık ki bazı şeyler. Milliyet gazetesi 08 Mart 2012 yayınında durumun iğrençliğini gizlemek adına tersten anlatıyor mevzuyu “Üniversite mezunu aile reislerinin yüzde 41,2’si sözlü şiddet uygulamazken, bu oran lise mezunlarında yüzde 37,8; ortaokul mezunlarında yüzde 34,8; ilkokul mezunlarında yüzde 27,1 ve diplomasızlarda yüzde 22,5.”

Hadi şimdi hep beraber koyalım önümüze takkemizi ve kimseye söylemeden içimizden hesap yapalım; duyup duymamazlığa geldiğimiz çığlıklarla, göz yumduğumuz haksızlıklarla, susarak arttırdığımız şiddetlerle, nerede “şeref”imiz!

Kıymetini bil(e)mediğimiz her şeye bir gün belirleyip acılarımızı yâd etmek yerine, yapabileceğimiz bir şeyler olmalı…

Anneler sevmeyi bilen, dünyanın kendi etrafından dönmediğinin farkında olan, şiddetin çözüm olmayacağının idrakinde çocuklar yetiştirmeli. Bu zincir bir yerinden kırılmalı!

Sevgi ile,

Tuğba Makina